1 Aralık 2013 Pazar

Eller Gider Ay'a

... biz yine kalırız yaya. Yıllardır ağzımızda bu tekerleme, zannedersem Neil Armstrong o meşhur sözünü söylediği günden beri kullanıyoruz. Tabi, gavur yapıyor. Eller Ay'a bile giderken biz daha otobüse binip eve gidemiyoruz.

Bilmiyorum takip ediyor musunuz, Asya ülkeleri ardı ardına uzay aracı fırlatıyorlar. Japonya'nın yıllardır süren projelerinden sonra, önce Hindistan Mars aracını gönderdi [4]; ardından da Çin Ay yüzeyini araştıracak aracını fırlattı [3]. Çin ve Hindistan'ı nasıl biliyoruz? "Aa, Çin malı mı, adidir o!" ya da "Hintliler ineğe tapıyo abi". Bizler burada asilzadeyiz, dünyanın en iyi milletiyiz, en düzgün siyaset, en hümanist dini anlayış, en ilerici bilimsel altyapı bizde sanki! Öyle ki, Diyanet İşleri Başkanlığı'na ayrılan bütçe 4 milyar TL olurken [1], dünyadaki bilimsel araştırmanın göbeği CERN'e üyeliğimizi 70 milyon TL fazla geldiği için iptal edebiliyoruz.

Kaçırdığımız çok önemli bir nokta var. "Dünya Devleti" gibi bir ideale sahip bir başbakan olsa da başımızda, dünyanın nereye gittiğini izlemiyor kimse. 1960'lardaki uzay yarışı yeniden başladı. Bu sefer işin içinde sadece ABD ve Rusya (SSCB) yok. Japonya, Çin, Hindistan, Avrupa Birliği ve hatta İran bu yarışın içinde olmaya çalışıyor. Amaç belli, uzayı kolonileştirmek. Öncelik Güneş Sistemi'nden başlayacak. Tabi, kolonileştirmenin değişik amaçları var. Google'ın kurucusu Larry Page, asteroidlerden maden çıkarma derdinde, Rusya ve Çin Mars'ı kolonileştirmek istiyor. Diğer devletler de bu kolonilerde söz sahibi olmak için bilgi ve deneyimlerini artırmaya çalışıyorlar. 



Biz ise, kızlı-erkekli evler, karma eğitim, Suriye ile savaş merakı, halkı ayrıştırma ve "bizden" kavramı ile sindirme derdindeyiz. 

Sanırım bizim dertlerimiz daha önemli.

Hiç yorum yok: