10 Mayıs 2013 Cuma

Utanmazlığın Kanunlaşması

Padişahlık yasası, önce kıyak sonra hak gibi haberlerle gördük son kanun teklifini. Milletvekili amcalarımızın ne kadar da çok sorunu varmış, nasıl da muhtaç durumdalarmış bilememişiz. Trafikte kendilerine ehliyet ruhsat sorulunca inciniyorlarmış, o yüzden geçiş önceliği ve trafik cezalarından muafiyetleri gerekliymiş. Aldıkları maaş, tek dönemde emeklilik ve ömür boyu milletvekili maaşına eşit emekli maaşı yeterli değilmiş ki 2 senede emeklilik ile tek dönemde çifte emeklilik almaları gerekiyormuş. Maaşlarına da haciz koyulamayacakmış, koskoca milletvekiline haciz mi gidermiş canım!

Birbirlerine ölesiye düşman partililer bir anda kendi cepleri olunca can ciğer uzlaşıvermişler, komisyondan jet hızıyla geçmiş tasarı. Daha sonra, halkın tepkisi çok büyük olmuş, sevgili başbakanımız olaya el koymuş. Sözümona, herşeyden haberi olan başbakanın bu tasarıdan haberi yokmuş ve onun bilgisi olmadan komisyona gelmiş. Başbakan olaya el koyarsa biz durmayız diye diğer partiler tasarıdan imzalarını çekmişler. İki gün önce "arabam durduruldu, mağdurum" diyen milletvekilinin partisi imzayı çeken ilk parti olmuş.

"Cehalet Güçtür"

Utanmazlığın kanunlaştırılma çalışmaları bunlar. Hala "ileri demokrasi" diye biz yiyelim bunları. Demokraside, hiç bir şekilde bir zümrenin diğerine üstünlüğü olamaz. Bizim milletvekillerimizin yapmaya çalıştığı demokrasiden ziyade, siyasi partilerin ve meclis üyelerinin üstünlüğünün olduğu hatta kutsal sayıldığı, her türlü suç sayılabilecek hareketleri yapmalarına rağmen ceza almadığı bir distopya rejimi kurmak. Eminim birçoğu olayın farkında değil; onlar sadece kendi ceplerini düşünüyordur, sonuçta hepimiz önce kendi cebimizi düşünüyoruz. Fakat, kimse George Orwell'in 1984'ündeki gibi "parti" üyelerinin 1. sınıf vatandaş, geri kalanının maraba olduğu bir sistem kurmaya çalışmıyoruz.

Siz gidin, daha önce oy verdiğiniz partilere yeniden oy verin. Onların, daha çok "hak"lara ihtiyaçları var.